Allah dedik...
-İman ettiğimiz Allah, mükellefiyet üzre olan ve kendini İslam’a teslim eden her Müslüman’a kendi yolunda cihad emrini Farz kılan Rabb'dir! Bu mücadele ilk mükellefiyetten son mükellefiyete kadar sürecek olan süreci içerir. Eğer iman edenler, sorumluluk üzre olmayı terk ederek geride kalan ya çocuklar, ya ihtiyarlar, ya özürlüler, yahut deliler, ya da neslin emniyet sigortası olan aziz kadınlar gibi kendilerinde hiç bir sorun olmadığı halde keyfiyyetten: Mazuriyete tabii olmadıkları halde geride kalmak istiyorlarsa bu hareket: ‘Hareket bilinci sunan İslam’a’ bir nevi isyan niteliğinde olduğundan ve Allah ve Resulünün yolunu terk etmek olduğundan, Allah'da böylelerinin kalplerini mühürleyen ve mühürleneceğini vaad eden, vaadini tutan Rabb'dir! Tam tersi bir söylemde sunulabilir ki bu ayetteki diğer müjdeyi okuyabilelim: Allah ve Resulünün yolunda yürüyenler, kalpleri mühürlenme tehdidinden uzak ve berrak tutarak tertemiz insanlardan oluşan kadrolardır. Bu cihetten iman edenlere kalbi bir müjde içeren bu ayet bu müjdenin formülünü de Allah'a ve O nun Resulüne isyan değil itaatle olacağını yine söylemektedir. Resulsüz İslam pazarlayan kalbi mühürlü ahmakları buradan hareketle iman edenlere de basiretli olarak okumayı öğreten Rabb'dir Allah. Allah, Zat'ına ve Resulüne yüz çevirenlerin kalplerini mühürleyen Rabb'dir! Eğer burnumuza dünyalar kadar mühürlü kokular geliyorsa, demek ki ey iman kardeşim, daha yapacak dünyalar kadar işimiz var demektir bu yolda! ‘Kalbim temiz’ gibi edebiyatlar yapanlara gelince: ‘Eğer gerçekten iddia sahibiyseniz, eğer gerçekten kalbinizin temiz olduğunu’ iddia etmek istiyorsanız formülü yukarda Allah vermekte. Her haliyle Allah ve Resulüne isyanlar biriktiren ve sonrada hala ‘temiz kalbim var benim’ küstahlığıyla caddelerde gezenlerin kalbi olsa olsa mühür denizine dönmüş olabilir ki ‘kalplerin özünü’ bilende yine sadece Allah'tır. Zahirde bize Allah'a ve Resulüne isyan sunanlar asla temiz kalp hikayesi sunmasınlar! Mühürlü kalplerin arınma süreci Allah'a ve Resulüne tam itaat etmekten geçer. Bu merkeze ispat dolu eylemler hem kalbi hem zihni hem de uhrevi kurtuluşun formülüdür biiznillah. Allah buyurdu ki:
‘Allah’a iman edin ve Resulü ile beraber cihad edin!’ diye bir sure indirildiğinde, içlerinden servet sahibi olanlar, senden izin istedi ve: ‘Bizi bırak, oturanlarla beraber olalım!’ dediler. Geride kalanlarla beraber olmaya razı oldular ve (isyanlarındaki ısrarları yüzünden) kalbleri mühürlendi; artık onlar (hakkı) anlamazlar!’ (9.86-87)
-İman ettiğimiz Allah, Malik olan Allah, her şeyin sahibi olan Allah, O ndan gelen lütuflar ile yine O nun yolunda mücadele etmemizi emreden Rabb'dir! Bu din kendisine iman edenlerden öncelikle mallarını Allah yolunda harcamalarını ister. Zira Rabbin daha bu mali lütfunu Allah yolunda harcamak istemeyenlerin Allah için verebilecekleri bir can bilinçleri hiç oluşmamıştır. Allah yolunda mallardan, evlatlardan, sevgili olan her şeyden vazgeçebilenler ancak bu din uğrunda can'dan da vazgeçebilecek seviyeye gelebilirler.Seviyeli bir imana yürüyen: Mallarıyla-canlarıyla O nun yolunda mücadele eden kullara Allah hakiki güzellikleri vaadeden, ümid edilenin çok daha fazlasıyla, misliyle cevap verecek olan, en güzel cennet ikramları sunacak olan Rabb'dir. Gerçek zafer odur ki: Meyvesi cennet olsun. Gerçek zafer odur ki: Meyvesi Cemalullah ödülü olsun. Gerçek zafer odur ki: Ahirette kayda ismin cennetlik olarak geçsin. Gerçek zafer odur ki: Riyazet-i ilahide: Allah´ın razı olduklarından olsun kul. Allah hakiki zaferi mü´minlere verecek olan Yüceler Yücesi Rabb'dir! Allah buyurdu ki:
‘Fakat o peygamber ve onun maiyetinde bulunan mü'minler mallarıyla, canlarıyla savaştılar. İşte onlar, bütün hayırlar onlarındır. Onlar umduklarına kavuşanların tâ kendileridir. Allah onlara içinde ebedi kalacakları, altından ırmaklar akan cennetler hazırlamıştır. İşte bu büyük zaferdir.’ (9.88-89)
Neue WELT
|