HİCRİ 7. YÜZYILDA TASAVVUF
Mr. MEVLANA ALLAH DOSTU MU-ŞEYTAN DOSTU MU TANIYALIM!
(Dikkat! Mr. Mevlana’dan +18 Şiddet-eşcinsellik-porno-küfre düşüren, kafirane itikadlar-Şirkler vs. içeriyor, çocuklara okutmayın!)
Mr. MEVLANA CELALEDDİN RUMİ´NİN SAPIKLIĞINA 52.ÖRNEK
Mevlana şahsında Molla Cami’nin küfrü:
Molla Câmî; Hz. Mevlânâ'yı: "Peygamber değildir, ama kitabı vardır.", Mesneviyi: "Fars dilinde yazılmış Kurandır." ve türbesini de: "Bu makam âşıkların Kabe'si oldu. Buraya noksan gelen herkes, olgunlaştı." ifadesiyle dile getirmiştir.
Mr. MEVLANA CELALEDDİN RUMİ´NİN SAPIKLIĞINA 53.ÖRNEK
“Mevlana rahibin cübbesini kendi cübbesine sarıp fırına attı.” yalanı;
Müslüman - Hristiyan
Bir rahip Mevlânâ'ya sordu: "Yüce Allah, Kur’an-ı Kerîm'de; 'Sonra onlardan cehenneme girmeye lâyık olanları, biz daha iyi biliriz.' (Meryem, 19/70) buyurmuştur. Madem hepsinin vücudu ateş olacak, o halde İslam dininin bizim dinden üstünlüğü nedir ve bu nasıl olacak?” dedi. Mevlânâ hiç bir şey söylemedi. Rahibe işaret edip, şehre doğru yola koyuldu. Rahip de onu takip etti Mevlânâ, şehrin kenarında bulunan bir fırına girdi. Fırıncılar, fırını kızdırmışlardı. Mevlana, rahibin siyah elbisesini aldı; kendi cübbesine sarıp, fırına attı. Bir müddet bekledi. Fırından büyük bir duman çıktı. Herkes sessizdi. Daha sonra fırıncı, cübbeyi fırından çıkarıp Mevlânâ'ya giydirdi. Cübbe tertemiz olmuştu. Rahibin elbisesi ise tamamiyle yanmıştı. Mevlânâ: "Biz böyle gireriz, siz de öyle girersiniz." buyurdu. (Kaynak: Mevlana Celaleddin Rumi - Doç. Dr.Emine Yeniterzi, Türkiye Diyanet Vakfı Yay. 161, Ankara 2001(S.103-104) (S.126)Ariflerin Menkıbeleri, 1/610)
Mr. MEVLANA CELALEDDİN RUMİ´NİN SAPIKLIĞINA 54.ÖRNEK
Şems’ten hokkabazlıklar! (Islanmayan Kitap Yalanı!)
Şems, önce Mevlâna'yı mütalâadan, kitaplardan sıyırmıştı. Derler ki, bir gün medresedeki havuzun başına oturarak Mevlâna'nın kitaplarını birer birer suya atmaya başlamıştı. Bu sırada Mevlâna içeri girivermişti. Ne görsün, yıllarca göz nuru döktüğü kitapları birer birer havuza atılmış, havuz mürekkep denizi haline gelmişti. Bu kitapların arasında Belh' ten göçtükleri sırada Nişapur'da Ferideddin'i Attar'ın hediye ettiği Esrarnâme adlı eser de vardı. Mevtana, bu eseri defalarca okumuştu. Şems'in onu da havuzdaki suya atmasına gönlü razı olmadı. Şems bunu anlar anlamaz elini havuza daldırmış: «— Al istediğin bu kitap değil mi?» Diyerek Mevlâna'ya uzatmıştı.Hayret... Esrarnâme tozuyla duruyordu. Sanki bir havuz dolusu su içinden değil de, kütüphane rafından alınmıştı.
Mr. MEVLANA CELALEDDİN RUMİ´NİN SAPIKLIĞINA 55.ÖRNEK
Sema hurafesinin özü: Kendini Tanrı Zannetme Sapıklığıdır!
Şems, Mevlâna'ya semain zevkini tattırmış, onu bu yoldan uyarmaya başlamıştı. «Semâ varlıktan sıyrılıp kendinden geçerek, mutlak fanilik içinde, beka zevki almaktır. Semâ âşığın gıdasıydı. Semada sevgiliye kavuşmanın tatlı hayâli vardı. Bu vuslatın zevkini alan âşık, artık zaman ve mekân kayıtlarından kurtulurdu. Mesnevi'de «zamandan, zaman kaydından kurtuldun mu, keyfiyet kalmaz. Keyfiyetsiz Tanrı'ya mahrem olursun» deniliyordu. (Kaynak: Mevlana Celaleddin-i Rumi - Mehmet Önder, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Türk Büyükleri Dizisi: 12, Ankara 1986-(S.53-54-55)
Neue Welt
|